Nihat Özdemir, Basın Toplantısı Düzenledi

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenledi.

06 Şubat 2020, Per

Anasayfa / Haberler / Tff Haberleri

TFF Başkan 1. Başkan Vekili Servet Yardımcı, Başkan Vekilleri Erhan Kamışlı, Erdal Bahçıvan, Yılmaz Büyükaydın ile birlikte basın mensuplarının karşısına çıkan Özdemir'in gündeme dair açıklamalar yaptığı toplantısında TFF Yönetim ve İcra Kurulu üyesi Ali Düşmez ve Hamit Altıntop, TFF Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Çağlar, Alkın Kalkavan, İsmail Erdem, Nuri Akın ve Selim Soydan ile Genel Sekreter Kadir Kardaş katıldı.


TFF Başkanı Nihat Özdemir şöyle konuştu:

 

Öncelikle ülke olarak acımız ve üzüntümüz çok büyük… Van Bahçesaray'dan dün çok acı haberler aldık, askerlerimiz, vatandaşlarımız çığ felaketinde can verdi. Ardından İstanbul'da yine üzücü bir uçak kazası oldu. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, acılı ailelere başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum… Allah ülkemize bu tür felaketleri bir daha yaşatmasın…

Katılımınızla ben ve değerli Yönetim Kurulu üyelerimizi onurlandırdınız, teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Bugün sizlerle özellikle son günlerde oluşan gündemi değerlendirmek, kulüplerimizden gelen eleştirileri yanıtlamak, bu sezon yaşanan olayları bir de Federasyon cephesinden dinlemeniz için bir araya gelmek istedik.

Bildiğiniz üzere, 1 Haziran 2019'da yapılan Seçimli Genel Kurul'da göreve geldik, üzerinden 8 aylık bir süreç geçti. Federasyon Başkanı olarak ilk kez gündemle ilgili bir basın toplantısı düzenliyorum.

Üzülerek söylüyorum, bugün konuşacağımız konular yerine A Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası finallerinde nasıl başarılı olacağını tartışmayı, Türkiye'nin paha biçilmez boyutta tanıtım yapacağı, 30 Mayıs'ta İstanbul'da oynanacak Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili hazırlıkları konuşmayı isterdim.

Ancak liglerimizde ikinci yarı daha yeni başladı ve inanılmaz bir tartışma ortamı yaşanıyor. Herkesin futbol ortamından bir şikâyeti var ancak çözüm önerisi yok.

Bu konuda birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu sezon şu ana dek kulüplerimizin Federasyonumuzu ilgilendiren konularda resmi sitelerinden yaptıkları 50'ye yakın açıklama var.

Yine Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor takımlarımızın sadece ve sadece başkanlarının Federasyonumuz, kurullarımız, hakemlerimiz ve kararlarımızla ilgili 90'ın üzerinde basın açıklaması bulunuyor.

Yani 18 kulübümüz de yakınıyor! Neden? Federasyondan, hakemlerden, kurullardan, kararlardan…

Konu hep benzer, 'O hakemi istemeyiz, bu hakemi istemeyiz. Bu MHK olmaz, gitsin, şu gelsin.'

Arkadaşlar, son bir yılda 3 MHK gördü bu ülke... Hepsi birbirinden saygın MHK Başkanımız görev yaptı.

Bir karar alıyoruz veya bir kurulumuz karar veriyor, 18 kulübümüzden farklı ses çıkıyor.

Ama hepsinin ortak dili aynı, 'Federasyon bizi engelliyor. Hakemler önümüzü kesiyor. Kurullar yanlı karar alıyor…"

Sorarım size; TFF, Kurullar ve MHK, 18 kulübü birden nasıl hedef alabilir?

Bir gün çıkıp 'Hata yaptım' diyen yok. Aynaya bakan yok. Hata olacaktır, düzeltilecektir de. Eleştiri de yapılacaktır. Yeter ki ölçülü, saygılı olsun. Yeter ki hakka hukuka uygun, adil olsun.

Biz x kulübün, y kulübün Federasyonu değiliz, sadece 18 kulübün de değiliz, ülkemizdeki profesyonel ve amatör 6 bin kulübün, yüz binlerce futbolcunun, futbolun tüm paydaşlarının Federasyonuyuz.

Bu süreçte yaşadıklarımızı düşününce futbol camiasının tüm unsurlarıyla şapkasını önüne koyup düşünme vakti geldiği kanaatindeyim. Çünkü baktığımızda bu tablonun futbolumuza zarar vermekten başka bir yansıması olmadı.

Kirli düzen, şaibe, masa başı oyunlar, masaya vurma, masa kırma gibi sorumluluktan uzak söylemlerin Türk futboluna ne faydası olabilir ki?

Oysa biz eleştirildiğimiz bu süreçte usulsüz, haksız, hukuksuz hiçbir iş yapmadık. Hiçbir kulübü diğerinden ayırt etmedik. Talimatları, kuralları, protokolleri eşit uyguladık.

Kulüplerin çıkarlarını değil, Türk futbolunun menfaatini gözettik. Kimsenin hakkını ziyan etmedik.

Her hakem hatasının, organize şekilde kamuoyu oluşturarak, daha ilk haftadan şampiyonluk kaybetmişçesine feryat figan gündeme taşınmasını üzülerek izledik.

Tarafsız kurullarımızın aldığı her karara saygı bekledik ama hiçbir gün o saygıyı göremedik. Bilakis, kurulların bağımsız kararlarına art niyetle yaklaşıldığını, algı operasyonları yürütüldüğünü gördük.

Ama futbolun üst amir kurumu olarak 'Kol kırılır yen içinde kalır' misali, sustuk, sessiz kaldık. Her eleştiriyi sineye çektik, kendimizde hata aradık, düzeltme yoluna gittik. Polemiklerin içinde kaldık ama kulüplerimizle polemiğe girmedik, cevap yetiştirme yolunu seçmedik. Her açıklamayı kamuoyunun takdirine bıraktık.

Ancak bugün, 250. gün sonunda cevap hakkımızı kullanıyoruz. Her şeyi konuşalım, akılda sorular kalmasın istedik ve bugün bu toplantıyı yapıyoruz.

Öncelikle kamuoyunun dikkatini çekmek istediğim bir konu var…

8 ay ay önce TFF Genel Kurulu'nu oluşturan delegelerimizin desteği ile göreve gelmiş ve görev süremiz içerisinde kanun, statü ve talimatlar çerçevesinde futbolumuzu yönetmek üzere yetkilendirilmiş Başkan ve Yönetim Kurulu olarak bize tanınan yetkiler çerçevesinde atanmış kurullarımız ile görevimizi en iyi şekilde yerine getirme uğraşı içerisindeyiz.

Bununla birlikte; paydaşlarımızın sürekli kendi oluşturdukları stratejiler çerçevesinde yönetimimiz ve kurullarımızı etkilemeye yönelik tavır sergileme, birbirlerine karşı sahada vermeleri gereken mücadelenin yanı sıra Federasyonumuz üstünden de planlı bir şekilde yürütülen sezon içerisinde veya devamında oluşan ya da oluşabilecek muhtemel teknik ve yönetimsel sorunları örtüleme çabalarını net olarak görmekteyiz.

TFF Yönetim Kurulu olarak bugüne kadar tarafımızdan atanan bağımsız görev yapma yeteneğine sahip olan kurullarımız aynı şekilde görevlerinin başında bulunuyor. Zira kurullarımız; görev alanları ile ilgili her türlü görüşme ve toplantı yapmak ve daha iyi olmak için her türlü tedbiri almak konusunda özgürce hareket etmek yetki ve yeteneğine de sahip bulunuyor.

Yine Başkan ve Yönetim Kurulu olarak bizlerin de aynı hareket kabiliyetine sahip olduğumuzun bilinmesinde fayda olduğunu düşünmekteyiz. Her adımda, her gelişmede farklı kesimlerden farklı zamanlarda birbirinin kopyası tepkilerin ortaya konulmasını da manidar buluyoruz.

Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Türk futbolunun geçmişte yaşadığı sorunları gelecekte de yaşamaması için karar ve uygulamalarımızda gereken kararlılığı bizi göreve getiren genel kurulumuza karşı en önemli görev olarak görmeye devam edeceğiz. Bunu yaparken de hiçbir kesim ya da grubun bugüne kadar olduğu gibi sonrasında da etki oluşturma çabalarına izin vermeyeceğiz.

Kıymetli basın mensuplarımız; Şimdi 8 ayda neler yaptık? Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bugün hepimizi birleştiren, kenetleyen, gurur duyduğumuz bir Milli Takımımız var. Son Dünya Kupası sahibi Fransa'ya karşı Konya'da kazanıp, Paris'te aldığı beraberlikle rakibine yenilmeyen, evinde elemeler boyunca gol yemeyen, 1 maç kala finalleri garantileyen, bize özlediğimiz coşkuyu yaşatan bir Milli Takımımız var… Şenol Hocamıza, kadromuza güveniyoruz. Önümüzde Avrupa Şampiyonası finalleri var, maç maç bakacağız, gidebileceğimiz en üst noktaya kadar gideceğiz.

Kulüp Lisans Kurulu'ndaki yapısal değişiklik, Finansal Fair Play Talimatı ve Takım Harcama Limitleri; bugün çok tartışılıyor belki ama Türk futbolunda devrim gibi kararlardı. Biz bu adımları attık. Bu adımlarla; kulüplerimizin mali disipline sıkı sıkıya uymaları halinde önümüzdeki yıllarda düzlüğe çıkacağına inanıyoruz.

Görev gelir gelmez yayıncı krizini kucağımızda bulduk. Kulüplerimizin menfaatlerini maksimum seviyede korumak için beIN SPORTS, Kulüpler Birliği ve Futbol Federasyonu olarak 14 toplantı gerçekleştirdik. Paris'te beIN SPORTS üst yönetimiyle bir araya geldik. Sonuçta kulüplerimizin de onayıyla her iki tarafın da haklarını koruyacak bir karar aldık.

2 Ağustos'ta sözleşmemizi yeniledik. Kulüplerimizin lig öncesinde 3 ay geciken ödemeleri yapıldı, kulüplerimiz o parayla transferlerini yaptılar. Yüzde 13'lük bir kayıp oldu ancak yayıncımızla istikrarlı iş birliğimizi sürdürüyoruz. Digiturk bizim stratejik ortağımız. Gelecek sezon da aynı şekilde Türk futbolunun değerini yükselterek kendileri ile yola devam edeceğiz.

Yine Ziraat Türkiye Kupası ve Süper Kupa yayıncımız Turkuvaz Medya Grubu'yla 10 yıldır iş ortaklığımız devam ediyor. Bize maddi ve manevi destekleriyle büyük katkılar sağlayan Turkuvaz Grubu'na teşekkür ediyoruz. Yine A Milli maçlarımızın halkımıza ulaşmasını sağlayan, alt liglerden karşılaşmaları ekranlara taşıyarak önemli bir hizmette bulunan, yıllardır Süper Lig maçlarının radyo yayınlarını gerçekleştiren TRT kurumumuza da şükranlarımızı sunuyoruz.

 

Sponsorluk çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Daha dün DenizBank ile yaptığımız sponsorluk anlaşma törenimizde sizlerle beraberdik. Orada da söylediğim gibi yeni sponsorluk müjdelerimiz olacak. A Milli Takımımızın artan başarıları ile birlikte yeni anlaşmalarla büyümeye devam edeceğiz.

Beşiktaş Vodafone Park 14 Ağustos'ta, UEFA Süper Kupa'ya ev sahipliği yaptı. 2.5 ay gibi kısa sürede tüm hazırlıklarımızı gözden geçirdik, dört dörtlük bir organizasyon gerçekleştirdik. Liverpool-Chelsea finalini 200'ün üzerinde ülkede 2 milyar insan izledi. Araştırmalara göre, Türkiye'ye 1 milyar TL fayda sağladı. UEFA hayran kaldı. Organizasyon gücümüzü bu kez 30 Mayıs'ta UEFA'nın en önemli organizasyonu Şampiyonlar Ligi finaliyle göstereceğiz. Stadı yeniledik, UEFA standartlarında 72 bin koltuklu hale getirdik. Bu final müthiş bir tanıtım fırsatı olacak. Emin ki, Olimpiyat Stadı'nda 2005'ten daha da güzel final oynanacak.

Organizasyon kadar yeni projelerimizi de önemsiyoruz. UEFA Çocuk Vakfı ile çok önemli bir anlaşma yaptık. Şanlıurfa'da ortak proje için imzaları attık, çalışmalarımız sürüyor.

UEFA Grow projesiyle ilgili çok önemli adımlar attık. Futbolu okullarda yaygınlaştırarak önemli bir hamle gerçekleştiriyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın önderliğinde, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarımızın desteğiyle başladığımız proje kapsamında futbola başlama yaşını aşağı çekmeyi hedefliyoruz.

UEFA'dan aldığımız destekle, üniversitelerimizin de katılacağı eğitimlerle daha bilimsel, denetleme ve takip süreçlerini hayata geçirerek sağlıklı bir futbol nesli yaratma konusunda büyük adımlar atmayı planlıyoruz. Bu projeyle sadece okullara gitmiyoruz, kulüplerimize de daha bilinçli futbolcu kaynağı sağlama imkânı sunacağız. Bu projeyle, 4 yılda 129 bin 600 lisanslı genç sporcu kazanmayı hedefliyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı ile yeni bir okul projesi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız proje kapsamında başta hakemlik olmak üzere futbol sektörüne yönelik mesleki eğitimler verecek Meslek Yüksek Okulu açacağız.

Bir başka önemli anlaşmamız da Türkiye İhracatçılar Meclisi ile. Türkiye Futbol Federasyonu olarak, çok yakında Türkiye İhracatçılar Meclisi ile iş birliği protokolü yapacağız. Protokol ile birlikte, futbol kulüplerimizin futbolcu ihracatı, yani dış transferleri sebebiyle hizmet ihracatçısı sayılması ve diğer sektörlere tanınan mali, tanıtım, vergi ve diğer teşviklerden faydalanabilmesi için çalışma başlattık. Biz kulüplerle koordinasyonu ve veri akışını sağlayacağız. Böylece kulüplerimiz için çok önemli bir destek adımı atılmış olacak.

Elazığ ve Malatya'da hepimizi derinden yaralayan bir deprem meydana geldi. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza şifa diliyorum. Bu üzüntülü günlerimizde, aklımız, kalbimiz, dualarımız hep oradaki vatandaşlarımız ile birlikteydi.

Futbol Federasyonu olarak, tüm yerel ve bölgesel futbol maçlarını erteledik. Bizim önceliğimiz, oradaki vatandaşlarımızın yaşadığı duygular ve güvenliğiydi. Federasyon olarak, maç ertelememiz için herhangi bir kulübün talepte bulunmasına gerek duymuyoruz. Öncelikle bunun bilinmesini isterim. Yöneticilerimiz sadece yeni Yeni Malatyaspor ve Trabzonspor başkanlarını aramadı. Bölgede depremden etkilenen diğer kulüplerimizle de görüştük.

Onlara 'geçmiş olsun' dedik, her hangi bir ihtiyaçları olup olmadığını sorduk ve Yönetim Kurulu ile birlikte aldığımız erteleme kararımızı kamuoyuna bildirdik. Sonrasında yapılan açıklamalar, ortaya atılan iddialar bizim dışımızdadır. Tüm maçları ertelerken, Malatya'da neden maç oynatalım? Bir yanda enkaz altından vatandaşlarımız kurtarılmaya çalışılıyor. Bir tarafta art arda artçı depremler meydana geliyor. Allah korusun, orada maç oynatsak, bir artçı olsa, insanlar panik olsa, sonrasında Allah korusun üzücü olaylar yaşansa, bunun hesabını nasıl verirdik!

Ayrıca stadın fiziki şartları, deprem sonrası henüz tespit edilmemişken orada hemen nasıl maç oynatabilirsiniz! Biz o günlerde, vatandaşlarımızın acılarını paylaşırken samimiydik ve Federasyon olarak sorumluluklarımızı yerine getirdik.

O günlerde, erteleme kararı ile ilgili yapılan bazı yorum ve açıklamalar, Beni ve Yönetim Kurulu'ndaki arkadaşlarımı çok üzdü.

Gündemin ana konularından birisi de Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatımız, Kulüp Lisans Kurulumuzun aldığı kararlar ve uygulamalarıydı.

Federasyonumuz öncülüğünde kulüplerimizin UEFA ile birlikte yaptığı çalışma sonrası bir talimat ortaya çıktı. Sonrasında talimatla ilgili gerek Fenerbahçe, gerek Galatasaray, gerek Beşiktaş, gerekse Trabzonspor kulüplerimizin, hatta diğer takımlarımızın yoğun bir şekilde açıklamaları oldu.

Önce; 1 Haziran'daki genel kurulumuzda statü değişikliği yaparak Kulüp Lisans Kurulu'nun yapısını değiştirdik, kurulumuz 7 kişiden oluştu. Sonra 28 Haziran'da bu talimat yürürlüğe girdi.

Talimatta 3 yıllık bir plan ortaya konuldu. Bu süreçte Kulüp Lisans Kurulu, 18 kulübümüzün Başkan, yöneticileri ve CFO'ları ile seri toplantılar yaptı. Tüm tablolar, çalışmalar anlatıldı. Sistemin nasıl işleyeceği kendilerine sözlü ve yazılı olarak bildirildi.

Hatta birçok başkanımız, Kulüpler Birliği'nin eski başkanı Sayın Fikret Orman başta defalarca "Kurallara titizlikle uyacağız" açıklamasında bulundu. Ancak ne hikmetse zaman geçtikçe kulüplerimiz içinde oldukları ve beraber yürürlüğe soktuğumuz bu talimatın her detayını bildikleri halde bunu eleştiri konusu yaptılar.

Oysa takvim netti. Mesela 28 Haziran'da talimat yürürlüğe girdiği gün 2 Eylül'de takım harcama limitlerinin açıklanacağı herkes tarafından biliyordu. Bunu kulüplerimizle yazılı olarak paylaşmakla yetinmeyip internet sitemizde ilan etmiştik. Ancak bu durum, sonradan 'Niye 2 Eylül'de ilan edildi?' diye maalesef tartışma konusu haline getirildi.

Kulüp Lisans Kurulumuzun uygulamaları ile ilgili Sayın Mustafa Cengiz'in son dönemde bazı sözleri oldu. Açıkçası Sayın Mustafa Cengiz'in açıklamalarını üzüntüyle izledim.Hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz, tasvip edilmesi mümkün olmayan eleştirilerde bulundu.

Öncelikle şu konuya kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum… Kulüp Lisans Kurulu da tıpkı Tahkim, PFDK, UÇK kurulumuz gibi bağımsız hukuk kurullardan bir tanesidir. Federasyonumuzun kurulun uygulamalarına müdahale etmesi mümkün değildir.

Ancak kendisine bir konuda hatırlatma yapmak isterim. Israrla bazı kulüplerimize ayrıcalık yapıldığını söylüyor. Anlatayım… Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı tüm kulüplerimizin katılımı, desteği ve katkısıyla hazırlandı. Federasyon olarak biz son noktayı koyup yayınladık. O gün, ilan ettiğimiz takvimi bütün kulüplerimiz biliyordu.

15 Aralık tarihinde limit artırım talebinde bulunacağını da tüm kulüpler biliyordu. Her kulübümüzün, ilgili talimatın G maddesine göre artırım talebi yapma hakkı, H maddesine göre de kurulun gerekli başvurular halinde artırım yapma yetkisi vardı. Bu kapsamda, kurul talepleri değerlendirmiş bir karar vermiştir.

Sayın Mustafa Cengiz'in bu hafta başında kulüplerimize neden ceza verilmediği konusundaki yaptığı açıklamalara gelince… Bakın bu konuda da Sayın Cengiz'i aydınlatmak isterim.Talimat çok açık. Yaptırımlar ancak sezon sonundaki incelemeden sonra mümkündür. Sezon tamamlanır, son bilanço çıkar, kurul inceler ve kararını verir. Eğer bir yaptırım gerekiyorsa o ceza da bir sonraki sezonda uygulanır. Bu nedenle 'Şu an niye ceza verilmedi, neden cezadan kurtarıldı?' demek doğru değildir. Cezaların net uygulanacağını buradan bir kez daha açık şekilde altını çizerek söylüyorum.

Sayın Mustafa Cengiz, '15 Aralık'tan sonraki başvurular niye kabul edildi?' diye soruyor… Hayır, öyle değil, bize yapılan başvuru 15 Aralık'ta… Sonrasında kulüplerimiz başvuru için yaptıkları işlemleri transfer süresinin son gününe kadar sunmakla yükümlüdürler.

Yeri gelmişken, ara transfer dönemi için limit artırımı ile ilgili detayları vermek istiyorum.

 

Talimatın EK 12, G Maddesine göre, takım harcama limiti artırımı için hedeflenen gelir artışı, sermaye artışı, UEFA gelirleri ve transfer faaliyetlerinden sağlanan gelir artışları takım harcama limitlerinin artırılması için kullanılabilmektedir. Bu maddeler için Kurul'a başvuru tarihi transfer sezonu başlangıcından 15 Aralık tarihine kadardır.

Ancak Talimatın EK 12, H Maddesine göre, G Maddesinde belirlenen limit artırımı şartlarının yerine getirilmesi halinde transfer dönemi kapanana kadar revizyon yapılabilmektedir. Nitekim transfer faaliyetlerinden sağlanan gelir fazlası ya da transfer faaliyetlerinde ödenen bedeller, alım, satım ve kiralama işlemi sonucu mütemadiyen değişen oyuncu gider bütçeleri sebebi ile takım harcama limitleri her transfer işleminin ardından yeniden hesaplanmaktadır. Dönem başlarında ilan edilen limitler ancak hiç işlem yapılmadığı takdirde aynı kalabilecektir.

Bu nedenle kulüp başkanlarımıza özellikle çağrıda bulunuyorum. Futbol Federasyonu'nu bu tarz polemiklerle taraftarın önüne, kamuoyunun önüne atmayın.

Başkanlarımızdan rica ediyorum, sosyal medya üzerinden hareket ederek değil de, talimatları okuyup inceleyerek veya bilgi sahibi olanlara okutarak inceletsinler ve eleştirsinler. Ve bizimle her türlü iletişim olanağına sahipler.

Yine Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç ve Başkan Vekili Sayın Semih Özsoy'un özellikle son dönemde Federasyonumuzun kendilerine transfer yaptırmadığı ile ilgili eleştirileri oldu. Ama yaptılar…

Talimatlar çerçevesinde kurulumuz değerlendirdi, bir transfere izin verdi. Sonuç olarak Fenerbahçe transfer yaptı. Ancak biz Federasyon olarak, kulüplerimizin banka anlaşmalarına, transfer planlarına karışamayız.

Daha önce bahsettiğim gibi, transfer dönemi içerisinde kurula sundukları işlemlerin kabulü, bağımsız Kurulun onayına bağlıdır. Kaldı ki kurulun kararlarına itiraz mercii Tahkim Kurulu olup, Tahkim Kurulu da nihai kararını vermiştir. Fenerbahçe Kulübü'nün talebini kısmen kabul edip 16 milyon lira eklemiş, diğer talebini de reddetmiştir.

Bildiğiniz gibi; takım harcama limitlerinin yüzde 30'dan 40'a çıkmasıyla ilgili konuyu çok tartıştık kamuoyunda.

Naklen Yayın Gelirlerinin öngörülenden az olması sebebi ile 2019-2020 sezonu için takım harcama limitlerinde kabul edilen sapma miktarının artırılması Kulüpler Birliği Eski Başkanı Sayın Fikret Orman ve daha sonra Yeni Başkanı Sayın Mehmet Sepil tarafından talep edildi.

Talimatımız EK 12, E. Maddesinde bulunan kabul edilebilir sapma miktarının 2019-2020 sezonu için %30'dan %40'a çıkartılmasını TFF Yönetim Kurulu 9 Aralık 2019 tarihli toplantısında kararlaştırmıştır. Aynı toplantıda, TFF Yönetim Kurulu 2019-2020 sezonunun talimatın ilk uygulanma yılı olması sebebi ile diğer talimat maddeleri konusunda kulüplerimiz ve Kulüp Lisans Kurulu tarafından verilen geri bildirim, ek izahat ve değişiklik önerilerini de değerlendirerek ilgili maddeler konusunda talimat değişikliği yapma kararı da almıştı.

Yapılan talimat değişikliğini takiben, Kulüpler Birliği'nin talebine istinaden 20 Aralık 2019 tarihli toplantısında TFF Yönetim Kurulu talimat değişikliklerini iptal etti. Bunun nedeni, kulüplerin mutabakat sağlayamamasıdır. Aynı karar çerçevesinde faiz oranları ile ilgili değişiklik de iptal oldu. Daha sonra; 'Biz böyle bir talepte bulunmadık' diyen kulüplerimiz Tahkim Kurulu'na başvurdular ve Tahkim Kurulu başvuruları reddetti.

Bu süreçte şunu anladık ki, maalesef kulüplerimiz kendileri lehine olan kararlarda dahi mutabakat sağlayamıyorlar. Bizler Türkiye Futbol Federasyonu olarak doğru olduğuna inandığımız her türlü kararı almaya devam edeceğiz.

Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı konusunda gelecek sezonla ilgili şunu hatırlatmak isterim…

Biz bu yola çıkarken şunu hep söyledik. Bu talimatın daha ilk senesi… Eksiklikler, aksaklıklar olabilir. Tartışma çıkan konular olabilir. Bu konuda teknik çalışmalar yapılıyor. Gerekli değerlendirmeleri masaya koyar, doğru olduğuna inandığımız değişiklikleri gerçekleştiririz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

 

Bu nedenle biz kulüplerimiz tarafından yapılan suçlamaları asla kabul etmiyoruz…

Federasyon olarak kulüplerimizi eğer kurtarıyorsak; UEFA'dan ceza almasın diye kurtarırız, herkes bunu böyle bilsin…

Fenerbahçe'nin transferlerin lisans bildirme saatinin 18.00'den gece 24.00'e alınması yönünde bir talebi oldu. Tahkim Kurulumuz bunu değerlendirmiş ve uygun görmemiştir. Burada kamuoyunun belki de atladığı bir detay var. Transferin 18'e kadar bildirilmesinin sebebi, Lisans Kurulu sizin başvurunuzu değerlendiriyor, hesaplamalarınızı yapıyor ama siz transferinizi, saat gece 12'ye kadar sisteme girebiliyorsunuz.

Nitekim birçok kulüp 18'den sonra sisteme yeni transferlerini girdi. Nitekim transferin son günü 38 futbolcu alınmış. Bu saat daha geç vakitte olsa, Lisans Kurulu nasıl inceleyecek, nasıl hesaplamaları yapacak? Kurul yeterli süreyle birlikte bunları inceledi, onayladı, lisans izni verdi. Biz bu saati belirlerken kulüplerimizin daha sonra sıkıntıya düşmemesi için sözleşmeyi bildirim saatini 18.00 olarak belirledik.

Gelelim başka bir tartışılan olaya, Zorlu'daki meşhur görüşmeye…

Ben Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir olarak, tüm kulüp başkanlarımızla, gerek Federasyon, gerek Zorlu gerek başka bir yerde görüşürüm. Bunun bu kadar polemik yapılmasının kimseye bir faydası yok. Kamuoyunun gündemini böyle şeylerle meşgul edeceğimize, Türk futboluyla ilgili projelerin tartışılmasında fayda görüyorum.

Rekabet açısından çok ilginç bir sezon yaşıyoruz. Süper Lig'de 20. Hafta geride kaldı ve şu an için neredeyse 18 takımımızın yarısı şampiyonluğa oynuyor. Böylesine rekabetçi ortamın keyfini yaşayıp bu rekabetten daha fazla nasıl gelir elde ederiz diye proje üreteceğimize, hakem kararlarını ön plana çıkartıp futbol iklimini sürekli tartışılan, bir pozisyonun üzerine senaryolar üretilen bir ortam haline getiriyoruz. 

Kaldı ki, VAR Sistemi yeni bir uygulama, henüz 2. sezonunu yaşıyoruz. Riva'daki VAR Merkezi, teknik açıdan Avrupa'daki birçok ligden daha iyi. Operasyonu yürüten Hawk-Eye firması, hem UEFA hem de diğer üst düzey liglerle birlikte çalışıyor. Alt yapımızı Türk Telekom sağlıyor. VAR ve AVAR'ın yanında görev yapan operatör arkadaşlar, IFAB tarafından onaylı operatörler. İngiltere'de kapsamlı eğitimler aldılar ve IFAB tarafından sertifika verildi. Geçtiğimiz ay, MHK Başkanı Sayın Zekeriya Alp, VAR konusunda tüm detayları paylaşmasına rağmen, özellikle kulüp başkanları, yöneticileri veya futbol yorumcularının VAR konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını üzüntüyle takip ediyorum. Bu yüzden hem kendi camialarını yanlış yönlendiriyorlar hem de VAR'a zarar veriyorlar.

Riva VAR Merkezi'ne, yayıncı kuruluşun maç çekimi esnasındaki tüm kamera görüntüleri geliyor. Yayıncı kuruluş beIN SPORTS ile yaptığımız toplantılarda hem kamera sayılarını artırdık hem de kamera açılarının daha iyi olması için çalışmalar yaptık. VAR, maç esnasında operatörü yönlendirir ve herhangi bir pozisyonu istediği kamera açısından inceler. VAR sistemi, maçı farklı kameralarla çekmez. VAR, sahadaki hakemin pozisyonu izlediği andaki görüntüleri ekrana getirir. Ofsayt çizgisi VAR odasından gelir.

Bu tesiste, Avrupalı hakemler kamp yaptı. VAR odasında eğitim gördüler. Hepsi, çalışma ortamını ve sistemi överken, dünyanın en iyi merkezlerinden biri olarak gösterirken, bu gerçeği kendi ülkemizde kabul etmek istemeyenler var.

VAR'ın bir protokolü var. Bunu biz belirlemiyoruz, IFAB belirliyor. Tüm dünya buna uyuyor. Hakemlerimiz de bu protokolün gereklilikleri ile VAR'ı kullanıyor.

Evet, protokolde bazı güncellemeler, değişimler yapılabilir. IFAB, bunun üzerinde çalıştığını söylüyor. VAR protokolü sadece Türkiye'de değil, bunu kullanan her ligde aynı. Buna rağmen, kornerde, taçta, 2. sarı kartta niye VAR'a gitmedi tartışmaları yapılıyor. Bunlar yanlış! VAR'ın faydalarını hepimiz görüyoruz.

İstatistikleri MHK Başkanımız paylaştı. VAR'ı daha iyi kullanmak için sorumlu arkadaşlarımız ve hakemlerimiz sürekli çalışıyor, eğitimler veriliyor. Bardağın hep boş tarafından bakılırsa, bu sisteme zarar veririz. Dünyanın her liginde hakemler hata yapar. Önemli olan bunu en az seviyeye indirmek. VAR, bu konuda, adı üstünde, en önemli yardımcı. Ancak her pozisyonda VAR devreye girmez.

Hakemlere, MHK'nın ve UEFA'nın en önemli tavsiyesi 'Maçları VAR yokmuş gibi yönetin' demesidir. Bariz, net pozisyonlarda VAR devreye girer ve yanlış kararın doğruya dönmesini sağlar.

Bir bilgi de ofsayt çizgileri ile ilgili vermek istiyorum. Bizde, üç boyutlu sistem kullanılıyor. Bu sistem, Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası ve Şampiyonlar Ligi standardıdır. Birçok ligde, iki boyutlu sistem var. Ofsayt çizgilerini bile tartışıyoruz. Burada tartışılacak olan çizginin nasıl çizildiği değildir. Bir futbolcu mesela, ayağının ucuyla ofsayt oluyor. 'Böyle ofsayt mı olur' deniyor. İşte, IFAB, belki de bunu VAR protokolü içinde güncelleyecek. Çünkü özellikle İngiltere'de bu tartışmalar bu sezon çok yaşandı.

VAR havuzunu da genişletiyoruz. Eğitimler devam ediyor. 2. Lig'de görev yapan tüm isimler tarandı ve mevcut kadroya 10 VAR, 3 AVAR eklenerek 50 VAR, 13 AVAR görev yapacak hale geldi. Bu sayı ileride daha da artacaktır.

VAR'ı anlatmak ve geliştirmek tabii ki bizim görevimiz ancak futbol ailemizin içindeki tüm bireylerin de bu konuda bilgili olmasını, pozisyonlarla ilgili değerlendirmelerini sağduyuyla yapmalarını temenni ediyorum.

Bildiğiniz gibi VAR konuşmalarının açıklanması yönünde talepler de oluyor.

Bu konu, ülke Federasyonlarının tercihine bırakılmıştır. Bir-iki ligde, eğitim ve bilgilendirme amaçlı konuşmalar yayınlanmış olabilir. Orada yapıldı diye, burada da yapmak zorunda değiliz. Üst düzey liglerde bu asla tercih edilmiyor. IFAB tarafından tavsiye de edilmiyor. Ligimizde bir kulübün talebini yerine getirir, diğerinin getirmezsek olmaz. O zaman her hafta her maçtaki VAR konuşmalarını yayınlamak zorunda kalırsınız. Böyle bir durumun yaşanması da mümkün değil. Büyük kaos yaratacağına inanıyoruz. Futbol, sadece hakem kararlarının sonucu belirlediği bir oyun değil. Sahada mücadele eden futbolcular, kenarda emek veren hocalar var. Bu oyunu, sadece hakem üzerinden yorumlamak, konuşmak, hem onlara haksızlık hem de futbolumuza zarar veriyor.

Sezonun geride kalan bölümünde bizlerin zaman zaman haksız şekilde eleştirildiği konuların başında sevkler ve cezalar geliyor. Bu önemli konuya da açıklık getirme ihtiyacı duyuyorum.

Haftanın maçlarına ilişkin hakem ve temsilci raporları ile yazılı ve görsel basına yapılan açıklamalar Hukuk Müşavirliğimizce en ince ayrıntısına kadar incelenip disiplin işlemlerini gerçekleştiriyor.

Sadece ve sadece tereddütte düşülen konularda, bir silsile içerisinde Yönetim Kurulumuz ve ben bilgilendirilmekteyiz. Ayrıca yapılan her sevk için yargı kurullarımızca ceza tayini yapılacak diye bir kural bulunmuyor. İşleyiş tamamı ile Genel hukuk kuralları çerçevesinde olup daha sevk işlemi ile tartışmalar başlatılmasını doğru bulmuyoruz.

Hukuki konulara girmişken; AİHM'in aldığı bir karar var. Çok önemli bir mesele... Mahkeme Tahkim Kurulumuzun bağımsızlığı konusunda karar verdi. Nihai gerekçeli kararı bekliyoruz. Bir kere bu başvuru 10 yıl öncesine dayanıyor. Gelinen noktada sadece bizi değil, tüm UEFA ülkelerini ilgilendiren bir konu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına devletin itiraz hakkı var. Süreci yakından izliyoruz, hazırlıklarımızı yapıyoruz. Gerek Gençlik ve Spor Bakanlığımız, devletimizin kurumları, gerekse UEFA ve FIFA ile temastayız. Çözümünü bulacağız.

Saygıdeğer basın mensuplarımız;

Basın toplantımızın ilk bölümünü tamamlarken son olarak şunu belirtmek istiyorum…

Ülkemiz önemli bir süreçten geçiyor. Futbolu seven, futbolla yatıp kalkan bir toplumuz. Onun için futbolu ülkemize zarar verecek noktada tartışma konusu yapmamamız gerekiyor.

Bu nedenle tüm kulüplerimize sağduyu çağrısında bulunuyorum. Lütfen her konuşmamıza, her açıklamamıza dikkat edelim. Türk futbolunu koruyalım.

Biz büyük bir aileyiz. TFF ailesi olarak birlik beraberlik içerisinde futbolumuz için tüm çabamızı gösteriyoruz. Ben ve Yönetim Kurulu arkadaşlarım, hep birlikte bir aile olarak Türk futbolunu daha ileri noktaya taşımak için çalışıyoruz.

8 aylık bir Yönetim Kuruluyuz, önümüzde uzun bir süreç var ve her şeyin en iyisini yapacağımızı kamuoyuyla tekrar paylaşmak istiyorum.

Tüm hakları Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu'na aittir.