Portekizli ünlü diktatör Salazar'a ülkeyi 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar. Hafif bir gülümseme ile "3 F ile" diye yanıt vermiş; Fado (müzik), Fátima (din) ve Football (futbol). 3F'deki "din" unsuru yaygın kullanımda "Fiesta", yani "eğlence" unsuruna dönüşmüş zamanla. Bir diktatörün ülkeyi yönettiği üç mekanizmadan biri olarak futbolu görmesi elbette ki tesadüf değil. Geçmiş, bugün ve kuvvetle muhtemel yarın da siyasetle iç içe olacak bir güç futbol. Oyunun siyaset ve sermayenin tam ortasındaki düzenine direnen, ısrarla "müşteri" olmak istemeyen "futbol taraftarları" da gücün kilit unsuru. Çünkü futbolu futbol yapan onlar. Futbol gibi taraftarlık da aslında sadece "taraftarlık" değil.
Eric Cantona'nın "Eşini, siyasi görüşünü veya dinini değiştirebilirsin. Eğer bir futbol taraftarıysan, asla tuttuğun takımı değiştiremezsin." tespitinden yola çıkarak futbolun geçmişten bugüne uzanan yolculuğunda en ilginç tribün ve taraftarlık hikayelerinin, tarihsel rekabetlerin, siyasetin ve paranın eksenindeki değişimlerin anlatıldığı çalışmayı keyifle okumanız dileğiyle...
Diğer Haberler
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun
Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu olarak ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutl..
Acı Kaybımız
Acımız Büyük!
Spor Toto Hentbol Takımı Başantrenörü Serdar Seymen, Son Yolculuğuna Uğurlandı..
Spor Toto Erkek Hentbol Takımı'nın başantrenörü Serdar Seymen, Ankara'da toprağa verildi.
Kadir Özdemir’i Kaybettik
Acı Kaybımız